1 Temmuz 2016 Cuma

Kalksana be...

Bu yazıya başlamadan önce sevgili dostlar hatırlatmakta fayda gördüğüm iki durumu anlatmam lazım. Son altı ay içinde sağlık problemleri ve sigarayı bırakmam nedeni ile yirmi kilo kadar aldım. Ona göre yok kilo aldın, tembelsin falan demeyin. Yazının ismini bu yüzden Kalksana be yaptım çünkü kalkamıyorum artık... Bugün yola çıkıyoruz, son bir hafta içinde yaşananları konu başlıkları ile anlatıyorum.

Hava alanında Kelsey'i karşılamak için gittiğimde yaşadığımı bir ben bilirim. Hava alanlarında aynı tedirginliği yaşayan tek insan ben değildim, anlaşılıyordu. Ellerde çiçekleri ya da telefonun ön kamerası ile gülümsemesini kontrol eden insanlar ya da sevgilisine son kez sarılarak onların gidişini seremoni ile uğurlayan bireyler... Ben de o genellikte bir özellik taşıdığımı söyleyerek kendimi avutarak iç hatlar çıkışında bekliyordum. 3 dakika, 5 dakika, 10 dakika derken gelmedi. Sonra uyandım, valizi uluslararası geleceği için dış hatlardan gelebilme ihtimalini... Ağzıma sıçıldı, koşa koşa hemen dış hatlar çıkışına gittim. Çarşamba Dış Hatlar çıkışı hiç görmediğim kadar doluydu, önümde misafirlerini bekleyen herkese "Merhaba, uzun boylu turuncu saçlı bir kız gördünüz mü?" diyerek sorarak ilerliyordum. Dış hatlara giriş normalde yasak olmasına rağmen, çıkan birinin ardından hızlı bir hamle ile atlayarak gittim. Kovuldum tabi ki ama arada benzer sorularıma benzer cevaplar alarak acaba İstanbul'dan gelişinde polis veya benzer bir çevirmeye mi denk geldiğini düşünerek üzüldüm. Sonunda Efe ve bize yardımcı olan eski dostlarımdan Zafer Aydın'ı da davet ederek birini hava alanının önüne diğerini de İç hatların girişine dikerek Dış hatlarda beklemeye devam ettim. Benim zeki kardeşim Efe ise beni şaşırtmayacak bir hamle ile Kelsey'i buldu (swf). Kelsey koşarak kollarıma atıldı, ancak ben bu aptallığı kolay kolay atlatamadım. İnsan aşık olduğu birinin kokusunu gerçekten doruklarında hissediyor. Zaman içerisinde de bunlara farklı bahaneler sunarak, sürekli yanında istiyor... Bunlar derin mevzular dostlar, konu seyahat fazla karıştırmayın ^^.

Bir kaç gün bu aptallık sürerken, eski dostlardan mazlum aşık Ayşen Kol ile görüşmemiz başka bir şans oldu. Samsun tamam küçük bir şehir, ancak Ayşen ve Kelsey'in arasında iki İrlandalı arasında kalmış bir Macar salamı gibi sırıtıyordum. Malumunuz ikisi de turuncu saçlı ve güzel hanımlar (Ayşen'e kısmet aradığımızı da buradan duyurmaktan çekinmediğimi belirtirim :)). Onun da yanımızda olması ile daha da eski dostumuz Emrah Çakıroğlu da yanımıza teşrif etti. Klasik Samsun kafeler arastasında, eski günleri şad ederek, çaylarımızı yudumladık (oruçta tutmuyor kafirler diyeniniz vardır, sorri). Ancak işin en güzel kısmı günün sonunda iftar için çağırıldığımız Büyük annem de, Kelsey ve Muazzez (babannem)'in buluşmasıydı. İnanılmaz bir enerji patlaması oldu, Kelsey bana niyet babanneme kısmet olacak diye korktum hatta...

Sizlere biraz bencillik yaparak bahsetmediğim bir durum vardı, Kelsey'in en büyük geliş nedeni kardeşim Efe'nin sağlık problemleri ve onun bizim ailemize destek olma çabalarıydı. Kardeşim on bir yaşında ve hali hazırda diyabet rahatsızı, ancak yedi ay içinde skolyoz tanısı yapıldı. Doktorlar da hali ile yedi ay içinde neredeyse 30 derecelik bir kayıklığın nedenlerini araştırmaya koyuldu. İstanbuldaki doktoru Miyopati ve Tümör'e karşı hazırlıklı olmasını söylediler... Neler neler! Yaşayan bilir dostlar!!! Neyse ki iyi haberi aldık ve buradan canlı yayında duyurduk: Anıl Kölmük Facebook.


Normalde yola çıkacağımız tarihten bir kaç gün bu yüzden erteleyerek Samsun da kalmaya karar verdik. Annemler ise şans eseri Atatürk Hava Alanı patlaması günü orada olacakken uçağa yetişemeyip otogar üzerinden gelme kararı aldıklarını söylemem lazım. Ailemiz büyük bir sınav verdi. Ancak o gece bize destek olan dört arkadaşımıza da selamlarımı iletmek istiyorum. Sahil üzerinde kendi halinde çadırı ile dolaşan Çağdaş Kurt isminde ki otostopçu dostumuz ile hem kamp hem de güzergah üzerinde konuştuk. Ve sağ olsun bize güzel tecrübelerini aktardı. Otostop rail sayfasının daimi Bülent Eren ise evinde misafir etti, bozulmuş tavuk döner ikram etti! Ona da ayrıca teşekkür etmek gerekir. Güzel bir geceydi, ayrıca bize piton yılanı ile saldıran Türkü Adam'a güzel müzikleri ve Türküleri için teşekkür ederiz.



Ve dostlar en önemli değişikliğe gelelim, Kelsey ile güzergahı değiştirme kararı aldık. Güzergahımızı Samsun - Trabzon - Rize - Batum - Ankara - Kapadokya - Kıbrıs - Ölüdeniz - Marmaris - Bodrum - İzmir - Çanakkale - Bükreş olarak güncelledik. Yine olacak gelişmelerde sizleri bilgilendirmek için sabırsızlanıyorum.

Bu yazıları kaleme alırken yola çıkmak için son hazırlıklarımızı tamamladık ve otostop ile ilk durağımıza ulaşmayı hedefliyoruz. Hepinize kucak dolusu sevgiler.


Anil kolmuk

21 Haziran 2016 Salı

Seyahat Başlasın!


21.06.2016 04:36
            Yaklaşık on dört saat sonrasında, beklediğim misafirin Samsun'a inmiş olmasını umut ediyorum. Hazırlıklarımı neredeyse tamamlamış, güzergahı belirlemiş, sadece huzur içerisinde dinlenerek onu hava alanında karşılamaya gitmem gerekirdi. Ancak şu an dinlemek, çalışmak ya da gezi hakkında araştırma ve geliştirme yapmak dışında bulabildiğim bütün erteleme ve bahanelere sığınmış durumdayım. Evet yatakta değilim, evet uyumam gerekiyor, evet elimde çay fincanı var, evet şu an hem kendim ve sizin ile baş başayım. Ekstradan sorma gafletine düşerseniz uyanık olma sebebimi, güneşin doğumundan daha iyi bir bahane ile karşınıza çıkamam. Peki cevabı bu mu? Hayır tabi ki, her gece olduğu gibi bu gece de uyanık kalmak için bir nedenim yok, Sigur Rós'un şarkılarının bana eşlik etmesi dışında. Hazır güneşin doğuşu bu kadar bahsimizi doldurmuşken, Samsun Bahçelievler de olan aile evinin balkonundan yansıyan manzara da buraya yansımayı hak etti. Ufaktan güneş suretini gökyüzüne yansıtmaya başladı çünkü. Karanlık kaybolurken loş bir mavi ve güneşin doğuşunu müjdeleyen turuncu tonların dansı rüzgarın altında beğenime sunuldu. Böylece karşımda olan Orta Karadeniz dağları kendini göstermeyi başardı. 

              İçeride uyuyan aile bireylerinin ışıktan ve sesten rahatsız olması yüzünden, balkonda kelimelerimi sert bir rüzgar altında karalıyorum. Misafirim'in ise ailemin aksine uyurken böyle huyları yok. Ama resmi şekilde misafir dememden bu yazıyı okumaya başladıktan sonra rahatsız olacaktır, o yüzden düzelterek adı ve sanından biraz söz etmem doğru olur: Gelecek misafirim, bak yine yaptım... Haklısınız tekrar tekrar misafir olarak nitelendiriyorum, hem gelecek kişi şu an birlikte olduğum kişiyken yaptığım fazlası ile acımasızlık. Kelsey... Kelsey geçen yaz okulunun Türkçe dil eğitimi için yönlendirmesi ile Amerika'dan İstanbul'a gelen bir değişim öğrencisiydi. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesinde alacak, İstanbul ve Türkiye'nin güzel yanlarını gezecek, görecek, bol bol fotoğraf çekecek ve dönecekti. İlk bir kaç hafta işler istediği gibi gitti, doya doya İstanbul'u tavaf etti, ancak Galata Kulesi etrafında yolunu kaybetmesi ile biraz işleri ve hayatı değişime uğradı. O gün orada kaybolması hem onun hayatını hem de benim hayatımı değiştirdi. Ama ne ben oradaydım ne de o zaman içinde bu değişikliğin farkındaydım. Galata Kulesi'nden aşağıya inerken yön duygusunun azizliğine uğradı bir an için; Taksim istikametini kaçırdı ve Karaköy'e doğru kendini inerken buldu. Karaköy'ün ara sokaklarından birinde olan Arada Cafe ye giderek yaz sıcağı ile kavrulan bir İstanbul gününde kendine salep sipariş etti. İşletme sahibi Didem, şaşırarak gülümsedi. Yazın bunun içilmesinin çok mantıklı olmadığını açıklamak istedi, fakat müşteri her zaman haklıydı ve istediğini aldı. Didem ise yabancı öğrencilere Türkçe çalıştırıyor, yeni mekanında olabildiğince aktif hareket etmeye çalışan bir tutum sergiliyordu. Eli fazlasıyla açık, kendinden emin, güçlü ve dişli bir kadındı. Kelsey boş vakitlerinde burada olan Türkçe çalışma programlarına katılmak adına sözleşerek oradan ayrılıyor.

             Bir sonraki gittiği seferde her şey umduğu gibi oluyor Kelsey'in. Sıcak bir ortam, Türk kültürünü öğrenmeye çalışan farklı kültürden insanlar, bolca Salep (Yaz sıcağında Salep içmeyi seven biri olması beni de şaşırtıyor) ve Didem'in misafir perverliği ile İstanbul onun için farklı bir boyut kazanıyor. Bu şekilde farklı öğrenciler ve özellikle işletme sahibi Didem ile kaynaşarak birkaç gün buluşuyorlar. Ancak orada kaynaştığı bir başka isim de, benim o zamanlar sık görüşme imkanı bulamadığımı bir dostumdu: Ahmed'ti (Ahmet, değil evet). O zamanlar orada yaşananlara birebir tanık olmadan, üçüncü şahıs olarak anlattım ancak bundan sonrasında hikayeye giriyordum. Benim Mısır'lı dostum ona karşı beslediği sıcak duygular ile bir görüşmemizde benden yardım istedi: "Anıl! Anıl! Yeni bir kız ile tanıştım ve onun ile daha fazla yakın olmak istiyorum!" dedi. Çevremde ve beni tanıyan insanlar üzerinde bıraktığım etki nedeniyle sanırım, iletişim ve etkileşim konularında fikir danışılan bir insan oldum ve olacağım. Ahmed'e sorun olmayacağını ve "Onun ile yarın Beşiktaş'ta görüşebiliriz" diyerek içini rahatlattım. Daha fazla uzatmak yerine özetlemek doğru olacak, ben aşık oldum, Ahmed saygı duydu. Kelsey ile kısa zaman içerisinde aynı yolun bir parçası olduk. Bu da Kelsey'in aile dostu olan bir konsolosluk çalışanını ziyarete gideceği Ankara da başladı. Geçen yıl bayram arifesi olan bu dönemde, Samsuna gitmeyi teklif ettim ona ve o da kabul etti. İşin ironisi, tekrar Samsun'a aynı bayramın arife dönemine denk şekilde gelmesinde sanırım. Toplamda iki ay Türkiye'de kaldı ve şahsım adına hayatımın bu dönem içerisinde değişmeye başladığını hissettirdi bana. Sayesinde bir çok değişikliğe gebe oldu hayatım. Ve şimdi bilinçli olarak bu değişiklikleri görebiliyor ve geldiğim yer ile gideceğim yere karşı tavrımı sergileyebiliyorum...

           Kelsey ile geçen yıl Bursa, İzmir, Antalya, Alanya, Samsun olmak üzere küçük bir tur yapma fırsatımız oldu. Bunun dışında yıl içinde altı kez ziyaretime gelerek aramızda olan mesafeyi bana hiç hissettirmedi. Fazla kalacak zamanı belki bulamadı belki yaratamadı aramızdaki ilişki için elinden geleni yaptığını bana hissettirdi. Bunun için ona her zaman minnettar kalacağım. Şimdi diğer gelişlerinin aksine iki ay için gelecek ve bu sefer hem birbirimizi daha iyi tanıma fırsatına erişebileceğiz, hem de Türkiye de onun ve benim görmek istediğimiz yerleri birbirimizi  en baştan tanıyacak olmamız gibi, keşif edeceğiz. 



           Program dahilinde, genel olarak benim düşüncem eski dostlara iade-i ziyaret yaparak aramızdaki bağlantıyı korumak temel prensip. Kelsey'e Türk kültürünü ve adetlerini güzel şekilde göstermekte tabi ki fazlasıyla istiyorum. Türkiye'nin farklı bölgelerinde olan dostlarım ile tekrar bir araya gelmek gerçekten farklı izlenimler uyandıracak. Bu perspektifte düşündüğüm plan şu şekilde olacak;
21 Haziran - 28 Haziran / Samsun - Ünye - Trabzon
Samsun'dan başlayarak günübirlik olarak Ünye ve Sümela Manastırı'na giderek hem aile ziyaretleri hem de Karadeniz'in eşsiz dokusunu ona sunma fırsatı yakalayacağım. Ayrıca Amerika da sağlık hizmetlerinin güvencesi olan kişilere bile fahiş fiyatlara sunulması yüzünden, Samsun da bir kaç sağlık hizmetinden faydalanmayı düşünüyor Kelsey. 

28 Haziran - 2 Temmuz Çorum - Boğazkale
İlk üniversitem olan Çorum Hitit Üniversitesi sayesinde tanıştığım güzel insanlardan ve daimi dostlarımdan olan Fatih'in Boğazkale yakınlarında olan bağ evinde beş gün doğal bir yaşam izlenimimiz olacak. Hattuşaş'a olan yakınlığı ile o bölge hakkında araştırma ve gözlemlerimizi de yapabileceğiz böylece.
2 Temmuz - 3 Temmuz 
Ankara

Anıtkabir ve belli başlı müzelere ziyaretlerimizi gerçekleştirerek, sabah saatlerinden başlayarak gece saatlerine kadar Ankara programını tamamlamayı umuyorum.

3 Temmuz - 4 Temmuz / Konya
Konya üzerinde görülecek ve gezilecek alanların çokluğunun farkındayım. Ancak uymamız gereken program sadece iki ay ile sınırlı olduğundan; Etli ekmek yiyerek, Mevlana türbesi, Alâeddin camii ve belli başlı Medreseleri gezerek tamamlayacağım.

4 Temmuz - 15 Temmuz İzmir
İzmir hem dokusu hem de yaşayışı ile Türkiye içerisinde farklı değerleri barındıran kültüre sahip olan bir şehir. Bu şehrin sahip olduğu güzel insanlardan biri de hem müziği hem de kalemi ile benim yüreğime hitap edebilen Utku'ydu. Utku geçen sefer Kelsey ile yaptığımız turda olduğu gibi bizim ile tekrar bir araya gelecek. On bir günlük programın bir haftası birlikte yapacağımız kampta geçecek. Efes, Müzeler, Kadifekale, Smyrna Antik kenti, Agora, İzmir Doğal Yaşam Parkı geçen yıl gezmeden ayrılmak durumunda kaldığımız yerlerdi. Bu sefer buraları tamamen görmek ve yaşamak istiyorum. 

15 Temmuz - 25 Temmuz / Muğla - Fethiye - Ölüdeniz
Bir kaç yıl önce sezonluk çalışmak bahanesi ile bir kaç dostum ile birlikte geldiğim Ölüdeniz'e bu sefer turist olarak gelmek benim için farklı bir deneyim olacak. Hizmet verdiğim yerden hizmet almak egomu besleyecek gibi gözüküyor. Ayrıca Omü Sözlük sitesinin kurucusu sevgili dostum Kadir de burada bize katılarak bir kaç gün kamp yapacak ve bizi paraşüt ile korkularımızı yıkmamıza yardım edecek. 

25 Temmuz - 30 Temmuz Erzurum - Erzincan
İkinci üniversitem Erzincan Üniversitesinden bir çok dostuma beni Samsun da ziyaret etmedikleri için kızarken, böyle bir fırsat varken onları ziyaret etme fırsatını kaçıramam. Doğu'nun güzelliklerini ve misafirperverliğini, köylerini göstermeyi hem Kelsey hem de ben çok fazla arzuluyoruz. Özellikle Doğu bölgesinin, Türkiye de batı kültüründen oldukça farklı olduğunu anlatmaya çalıştığımda, bu onun daha fazla dikkatini çekmişti. Eski üniversite arkadaşları ile bir araya gelmek ise gerçekten paha biçilemez olacak. 

30 Temmuz - 6 Ağustos / Bandırma - Yalova
Kuzenim Ömer, Bandırma konusunda çok fazla ısrar etti. Planlarım dahilinde olmasa da onun ile bir hafta Bandırma ve Balıkesir çevresinde bu yorucu turun ardından biraz kafa dinlemek iyi geleceğini düşünüyorum. Yaptığım programa baktığımda benim gibi tembel bir insanın bu kadar hızlı şekilde yer değiştirerek hareket etmesi zor gözüküyor. Başaracağımdan şüphem yok ancak.

6 Ağustos - 15 Ağustos İstanbul
İstanbul, İstanbuldur. Görülecek yerleri bitmez... Ancak bu seferlik müzelere dadanmak istiyorum. Planın buraya kadar olan kısmına umarsam gerisi de gelecek gibi gözüküyor.

               Yaptığım plan gün itibari ile bu, zaman ve şartlar ne gösterir kestiremiyorum. Tek bildiğim olacak gelişmeleri ve yaşanacakları sizin ile paylaşmak için sabırsızlandığım.

Ayırdığınız zaman için teşekkür ederim.


Anil kolmuk